to last [an amount of time]

listen to the pronunciation of to last [an amount of time]
İngilizce - Türkçe

to last [an amount of time] teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

take
almak

Bankada paçayı yırtmak ve A52 yi almak zorundasın. - You'll have to get off at the bank and take the A52.

Yeni bir yere alışmak her zaman zaman almaktadır. - It always takes time to get used to a new place.

take
{f} götürmek

Adam beni istasyona götürmek için zahmet etti. - The man went out of his way to take me to the station.

Pazartesi günü kitapları kütüphaneye geri götürmek zorundayım. - On Monday I have to take back the books to the library.

take
{f} icap etmek
take
düşünce

what's your take? / what's your opinion? / what do you think? - Senin düşüncen/fikrin nedir?.

Hayatı son sürat yaşamam için bu faydasız düşünceleri bırakmam gerek. - I need to drop these useless perceptions to take full throttle over my life.

Lütfen ilk mesajıma bir göz atın ve bu konudaki düşüncelerinizi bana bildirin. - Please, take a look at my first post and let me know what you think about it.

take
{f} hissetmek
take
götür

Beni liderinize götürün. - Take me to your leader.

Havaalanı otobüsünün havaalanına götürmesi ne kadar sürer? - How long does the airport bus take to the airport?

take
ahzetmek
take
kandırmak
take
çatmak
take
aşırmak
take
hasılat
take
gerektirmek
take
kazanmak

Kazanmak için ne gerekiyorsa yapacağım. - I'll do whatever it takes to win.

Kazanmak için ne gerektiğini biliyorum. - I know what it takes to win.

take
(içine) almak
take
istemek
take
{f} yapmak

Tango yapmak iki kişi gerektirir. - It takes two to tango.

Ben bir banyo yapmak istiyorum. - I want to take a bath.

take
{f} ölçmek

Ben senin ateşini ölçmek istiyorum. - I want to take your temperature.

take
{i} reaksiyon

Bir kimyasal reaksiyon bir veya daha fazla adımda gerçekleşir. - A chemical reaction takes place in one or more steps.

take
{f} tahammül etmek
take
{f} kaplamak
İngilizce - İngilizce
take
to last [an amount of time]